CEMİL MERİÇ SÖZLERİ

Hüseyin Cemil Meriç (12 Aralık 1916,Reyhanlı/Hatay- 13 Haziran 1987,İstanbul), yazar, çevirmen ve düşünür. Başta dil, tarih, edebiyat, felsefe ve sosyoloji olmak üzere sosyal bilimlerin birçok alanında araştırma yapmış ve yazılar kaleme almış bir düşünce adamıdır. Telif ettiği 12 eseri ve tercümeleriyle Türk edebiyatında önemli bir yeri olduğu kabul edilir. Cemil Meriç sözlerinden bir kısmını sizler için derledik.


Samimiyet öyle bir dildir ki, kör de görür, sağır da duyar.


Birine inanmalı insan. Birine koşulsuz, çıkarsız, nedensiz, içtenlikle. Umarım o biri hep olur hayatınız boyunca.



İnsanlar sevilmek için yaratıldılar. Eşyalar ise kullanılmak için. Dünyadaki kaosun nedeni; eşyaların sevilmeleri ve insanların kullanılmasıdır.


Kitap zekayı kibarlaştırır.


Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım. Ve kitaplardaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim.


Kitaptan değil, kitapsızlıktan korkmalıyız.



KİTAP SÖZLERİ

Yanıldığını kabul etmek, yeni bir hakikatin fethiyle zenginleşmektir.


İmansız ve idealsiz nesiller türettik. Pusuda bekleyen yabancı ideolojiler setleri yıkılan ırmaklar gibi yayıldılar ülkeye.


Yaşamadım. Çocukluğumu, gençliğimi, yaşamadım. Hep kafamın üzerinde yürüdü vücudum. Seni seviyorum sözünün bir yalan, bir teselli, bir alay olarak bile muhatabı olmamak.


Derslerimde de, konuşmalarımda da tekrarladığım ve darağacına kadar tekrarlayacağım tek hakikat: Her düşünceye saygı.


Sağcı ve solcu gibi sınıflandırmaları hiçbir zaman benimsemedim. Bunlar hakikati kapamaya yarayan uydurmaca mefhumlardır. Bilhassa sosyal sınıflara ayrılmamış bir ülkede sağcı solcu ne demek.


İzm’ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri.


Sanatçının tek vazifesi vardır bence: insanları birbirine sevdirmek, iki insanı veya iki milyar insanı. Sanat, bir heyecan seyyalesiyle kilometrelerin ve asırların ayırdığı kalpleri birleştiren büyüdür.



Sevgi! Gerçekten de kutsal bir kelime. Sevmek de öyle. Sevmek, kendin olmayan bir başka kılığa bürünmeden sevmek. Sınırı olur mu sevmenin, sevginin ? Olmamalı.


Mektubun bir beste. Rüyada dinlenen, çocuklukta dinlenen, başka bir dünyada dinlenen bir beste. Neler söylüyor? Anlamıyorum. Bir kuş cıvıltısı, bir derenin sesi, bir ninni. Sonra yudum yudum tadıyorum satırları, kelime kelime, hece hece tadıyorum. Avuçlarıma alıyorum kelimeleri, okşuyorum. Kimi bir elmas gibi sert, kanatıyor, kimi kadife gibi yumuşak, gözyaşı gibi ılık. Bütün acılarımı takdis ediyorum.


Yaşamak. Kolay değil elbette yaşamak. Binbir zorluklarla dertlerle mücadele etmek. Ama bu denli yaşamayı kıymetlendiren de bütün zorluklarla mücadele etmek değil mi? Bir amaç bir hedef belirlemek değil mi? Sevmek ve sevilmek değil mi?


Güller dikenli. Bilirim. Ama yaşamak yaralanmaktan korkmamaktır.



SEVGİ SÖZLERİ

Güzel günlerin, aydınlık günlerin, sıcak günlerin fethine çıkıyorsun. Bütün kinlere, bütün kızgınlıklara, bütün zilletlere veda. Sevmek ve sevilmek.


Sevgi garip bir yangın. Yaşaması için büyümesi gerek. O yangına her şeyini atacaksın, zamanını, gururunu, dehanı. Ve kül olacaksın. İnsanlar ondan korkuyor, ondan yaşamıyorlar. Sonsuz karşısında cücenin korkusu.


Her kitap yarımdır; kitabı insanlık yazar. Ne mutlu ona bir hece ekleyebilene.


Her kitap, meçhule yollanan bir mektup, meçhule yani adresi olmayana.


Düşünce, şüpheyle başlar. Düşünce, tezatlarıyla bütündür. Zıt fikirlere kulaklarımızı tıkamak, kendimizi hataya mahkûm etmek değil midir?


Batıdan da, komşu ülkelerin fikir adamlarından da faydalanmak hem borcumuz, hem de vazifemiz. Ama önce kendi insanlarımızı tanımakla mükellefiz.


Can-ı gönülden yapılan her şey güzeldir. Biz hiçbir şeyi canı gönülden yapmıyoruz. Onun için davranışlarımızda ciddiyet ve samimiyet yok. Ancak ve ancak bu samimiyetimizi gösterebildiğimiz zaman hayat dallarımıza tutunabiliriz. Başarabilir miyiz? Bilmiyorum. Ama dalı tutmak değil mi önemli olan?


Anlamak istemiyoruz ki hiçbir zafer bedava kazanılmaz. Mucizeler çağında yaşamıyoruz. Çetin ve sıkıntılı hazırlıklara ihtiyacımız var.



Belki bizim bir eserimiz olmayacak. Nesillerimize bırakabileceğimiz bir armağanımız olmayacak. Ama hiç değilse öyle güzel okuyalım ve yaşayalım ki bir iz, bir yol, bir özendirme de olsa en ufak bir şey bırakmadan göçüp gitmeyelim. Bahsedilelim. Sevgi ile anılalım.


Ben dünyaya gelişiyle gelmeyişi arasında hiçbir fark olmayan fanilerden biri miyim? Ve bu soruyu her zaman yanımızda taşıyalım, aklımıza düştükçe açıp bakalım. Önümüze koyalım. Tartışalım. Tartışalım ki daha başka neler yapabiliriz farkına varalım… Birbirimize olan saygımızı hiçbir zaman yitirmeyelim. Eğer yitirirsek işte o zaman biteriz. Çökeriz. Dağılırız.


Yanıldığını kabul etmek, yeni bir hakikatin fethiyle zenginleşmektir.


İmansız ve idealsiz nesiller türettik. Pusuda bekleyen yabancı ideolojiler setleri yıkılan ırmaklar gibi yayıldılar ülkeye.


Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez.


Gittikçe soğuyorum insanlardan. Kendimden soğuyorum. Bu bir nevi ölüm.


ÖZLÜ SÖZLER

İnsan mecbur kalmadıkça düşünmemiştir.


Yaşamaktan korkuyorsun sevgilim. Ve saadetten korkuyorsun. Hâlbuki hayatın ve saadetin ta kendisisin.


Asırlara değil, sana seslenmek istiyorum. Şöhretten, ebediyetten bana ne? İstiyorum ki, bütün yazdıklarımı ve bütün yazacaklarımı yalnız sen okuyasın. Ben, bütün ilhamlarım, bütün rüyalarım, bütün vecizlerimle yalnız seni terennüm etmek, şarkılarımı yalnız senin için söylemek istiyorum.


Düşman bir çevrede ister istemez kitaplara kaçıyorum. Yani düşünceye ve edebiyata hür bir tercih sonunda yönelmiyorum. Yaşamak için kendime bir dünya inşa etmek zorundayım.


Kitaplarda merasime ihtiyaç yok. İstersek akşamı onlarla geçiririz. İstersek.


Düşünceye sınır çizilemez.


Yalnızlık ellerin kahrını çekmekten bin kere daha güzel.


Okumak, anlamak, bilmek gerek. Çünkü insan en çok bilmediğinin düşmanıdır.


Gürültülü dünyadan, kitapların âsude inzivasına iltica ettim.


Her kitap yarımdır, kitabı insanlık yazar. Ne mutlu ona bir hece ekleyebilene.


Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya.


Sonra seni hatırlıyorum. Birden zindanım aydınlanıyor. Kuşlar cıvıldıyor içimde.


Korkunç olan insanın kendi çıkarı uğruna bir başka insanı zincire vurup emeğini sömürmesi ve bunu da doğal bir hak olarak görmesi.


Kendini yığın hâline getiren bir millet payidar olamaz. Tek kaygısı para olan bir yığın yaşayamaz.


Daha fazla edebi söz için tıklayınız

Cemil Meriç hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir