NAZIM HİKMET SÖZLERİ KİTAP ALINTILARI VE MESAJLARI

Nazım Hikmet ;Güzel Yüzlü Şair, Mavi Gözlü Dev lakaplı, Türk şair ve yazardır. Türkiye’de serbest nazımın ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk şiirinin önemli isimlerindendir. Uluslararası bir üne ulaşmış ve adı 20. Yüzyıl’ın ilk yarısında yaşamış olan dünyanın en büyük şairleri arasında anılmıştır. Eserleri birçok dile çevrilmiştir. Mezarı halen Moskova’da bulunmaktadır. Eserleri birçok ödül almıştır. Türkiye’deki yaşamının bir kısmını hapiste geçirmiş daha sonra Moskova’ya gitmiş ve Türk vatandaşlığından çıkarılarak şiirleri yasaklanmıştır. Türkiye’de ancak ölümünden sonra şiirleriyle yeniden önem kazanmıştır.


Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini.


Geceleri uyku tutmuyor. Kabahat sende! Beni uyutmuyorsun. Senden davacıyım.


Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine,
Bu hasret bizim…


Sende yüreğim var, canım var, aklım fikrim var, sende her şeyim var.



ANLAMLI SÖZLER

Ölmeyi isteyecek kadar çıldırmak için bugün bu dünyada öyle çok sebep var ki,


Sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayâle. Halbuki sen orda, şehrimde gerçekten varsın etinle kemiğinle ve balından mahrum edildiğim kırmızı ağzın, kocaman gözlerin gerçekten var.


Çok yorgunum, beni bekleme kaptan. Seyir defterini başkası yazsın. Kubbeli, çınarlı mavi bir liman. Beni o limana çıkaramazsın.


Memleket mi, yıldızlar mı, Gençliğim mi daha uzak? Kayınların arasında Bir pencere, sarı, sıcak.


Ne gelen var, ne haber. Gün uzun, yollar uzak.



Dünyada seni üzmemek bir insanın yapacağı en iyi hareketlerden biridir.


Yaşamak pek iç açıcı değil. Ama sen varsın.


Söyleyecek ne kadar güzel sözlerim vardı insanlara bana hiçbirini söyletmediler.



Seni böyle uzak, seni dumanlı, eğri bir aynadan seyreder gibi kafamın içinde duymak.


Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
öc alıcı, güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu mavzerinin yanında.
Kocatepe’de, gözetleme yerinde.

Ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.


İstersen bütün bir mektup kağıdına bir tek kelime yaz, kocaman bir tek kelime, mesela ismini, yahut “Seni seviyorum” cümlesini ve bana gönder. O da yeter bana!


İşin en aşağılık tarafı şu ki yavrum, galiba yalnızlığa alışıyorum.



Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak,
bu kadar mavi,
bu kadar geniş olduğunu şaşarak,
kımıldanmadan durdum.

GÜZEL ŞİİRLER

Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben
Bahtiyarım.

Yürümek iyiye, haklıya, doğruya
dövüşmek yolunda iyinin, haklının, doğrunun
zapt etmek iyiyi, haklıyı, doğruyu.

Kırdılar tazecik yeşil dallarımızı
Kırdılar kitap tutan ellerimizi.

Anlamasan da olur.
Kimse anlamasa da olur.
Gerçek hürriyet budur. Ben anlıyorum.
Anlatmasam da olur.

Ne alemdesin, yaşama sevincim benim?


En fazla bir yıl sürer yirminci asırlılarda ölüm acısı.


Baktım dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek, dudağına, yüreğine, kafana.


Farkında mısın yalnız gözlerimiz değişmiyor, ve kalıyor hatıralaşmadan orda iyi ve kötü çocukluğumuz.


Biraz da vaziyet şöyle gibi: onlar paranın sahibi değil, para onların sahibi.



İçimdeki ateşi gözlerimde tutuşturarak, senin gözlerinin önünde hiçbir söz söylemeden bir dakika bulunabilsem çok şey anlardın belki.


Gönlümde, gözümde, aklımdasın biriciğim. Sen hudutsuz derecede içimdesin. Hudutsuz derecede sana sevdalıyım.


Tahir olmak da ayıp değil,
Zühre olmak da..
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş, Tahir'le Zühre olabilmekte,
yani yürekte..
Meselâ, bir barikatta dövüşerek
Meselâ, kuzey kutbunu keşfe giderken,
meselâ denerken damarlarında bir serumu,
ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da..
Hatta sevda yüzünden, ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin,
ama o bunun farkında değildir.
Ayrılmak istemezsin dünyadan,
ama o senden ayrılacak.
Yani sen elmayı seviyorsun diye,
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi, artık
yahut hiç sevmeseydi,
Tahir ne kaybederdi Tahir'liğinden?
Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da..
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil..

Gün olur daha derin daha geniş yara açar kalemin düşmanlığı mavzerin düşmanlığından.


Bir hoşçakala sığdırdı beni, yere göğe sığdıramadığım.


Sende ben imkansızlığı seviyorum, Fakat asla ümitsizliği değil.


Nazım Hikmet hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız


Daha fazla güzel söz için tıklayınız

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir