ÖZDEMİR ASAF SÖZLERİ

 Özdemir Asaf Sözleri ‘nde ve Şiirlerinde Sevgiliye duyulan özlem ve hasret, Canlanır, şairin dizelerinde. Artarak, çoğalır duygular. Şiir de hayat bulur. Hani coşkunluğun bile kendine özgün bir ilerleyişi var, tıpkı öyle! Şairin geçerken arkasında bıraktığı ayak izlerine ve anılarına tanık olmanız dileğiyle! Özdemir Asaf Sözleri ‘ni ister yazılı ister resimli olarak sosyal ortamlarda paylaşabilirsiniz. Özdemir Asaf Resimli sözleri Özdemir Asaf facebook mesajları ve sözleri .


Kime sorsam, “Ben senin mutluluğunu istiyorum” dedi. Ne kastınız vardı mutluluğuma, anlamadım gitti.


Âh sana bir sarılsam şimdi,
Kırılsa yalnızlığımın kemikleri.


Çokça yağmur yağsa temizlenir mi şu kirli dünya.



İnsanın yaşı kaç olursa olsun, ağlarken hep kimsesiz bir çocuktur.


Ve bazen hayattır sevmek. Birini çok uzaktayken bile kalbinde taşıyabilmek.


Hep aklıma geliyorsun bak, gördün mü, senin de gidecek başka yerin yok.


Sil ağzının kenarını yine gülüşünde cennet akıyor.


Ben sana hep üşüyordum,
Çünkü kıştım, aşktım, bakıştım.
İnkar etmiyorum da bunu,
Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım.
Ve lütfen inkar etme;
Sana en çok ben yakıştım.


Benimle bir ömür geçer mi ki? dedim.
Senle geçirmeye ömür yeter mi? dedi. İşte bu bana bir ömür yetti.

Adam gibi adamları sevin diyorum. Bir adamın önce sesinde huzur, bakışlarında sıcaklık ve ellerinde şefkati arayın. Mükemmel olsun demiyorum, ama sevgiden önce onda mutlaka biraz da saygı arayın. Yanınıza yakıştığı kadar yakışsın yarınlarınıza. Gözlerinde güven, sözlerinde samimiyet ve yüreğinde sevgiyi fazlasıyla hissedeceğiniz adamlardan bahsediyorum. Yani kişiliğinde de şüphe götürmez bir güven arayın diyorum. Her türlü zorluk karşısında yılmayan, yıkılmayan, inandıklarından ve sevdiklerinden ayrılmayan adamlar hala yaşıyor bu topraklarda. Ne istediğini bilecek kadar, hiç de istemediği acılar ve anılar yaşayan kadınlara sesleniyorum. Bir gülü koklarken bile, gül incinmesin diye incelik gösteren yürekli adamları da artık görün diyorum. Çünkü bir adama yakışan ve adamlığa yakışan en güzel huydur merhamet. Çünkü o adamlar; yarım bırakmayı, yaralı bırakmayı, ağlatmayı ve aldatmayı sevmezler.

Kaybetmemek için sevdiklerini, yanlış olana yüzlerini dönmezler. Korkmazlar sevdikleri uğruna değişmekten. Yani sizi kaybetmekten korktuğu kadar korkarlar sizi incitmekten. Ve gücünü sadece sizi korumak için kullanan bir adam arayın diyorum. O’na uzaktan her baktığınızda, yaralarınızı değil, yüreğinizde sevildiğinizi hissedin. Ve üstünüzden yıllar geçse bile, “iyi ki seni seçmişim, iyi ki seni sevmişim be adam” deyin.


Her insanın bir öyküsü vardır, ama her insanın bir şiiri yoktur.


Sustuğunu bilen insan olgun insandır. Bildiğini susan değil.



SEVGİ SÖZLERİ

Sen bana bakma,
Ben senin baktığın yönde olurum.


Benim en sevdiğim söz senden duyduğum ben’dir.


Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde,
Şarkılarımda, sözlerimde.


Sen.
Pardon, siz demeliydim.
Siz kaç yüzlüydünüz?
Ben yanlışlıkla hanginizi sevdim?


Kim çıkardı seninle benim arama koydu, bu umut denen şeyi!


İnsan yorulunca duruyor. Durunca düşünüyor. Düşününce koşuyor. Koşunca yoruluyor. Yorulunca insanlaşıyor. İnsanlaşınca işler karışıyor. Yalnız kalıyor.


Baharda kışı,
Kışın da baharı özler insan.
Ne uzaksa onu özler. Kavuşmak şart mı ? Boşver! Bazı şeyler yokken güzel.


Kendi bahçesinde dal olamayanın biri, girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor.


Zekalı olmak yetmez,
Bir de onu taşımak var
Onu taşıyana sorsan da söylemez
Onu, taşıyamayan her an belli eder.


Kıranları da kıracaklar, ezecekler, bugün, yarın.



Ne güzel insanlar vardı eskiden.


Aşka gönül ile düşersen yanarsın. Zeka ile düşersen kavrulursun. Akıl ile düşersen çıldırırsın. Duygu ile düşersen gülünç olursun.


Biliyorum, Yıldızların en parlağı sensin.


Kim o deme boşuna. Benim ben. Öyle bir ben ki gelen kapına. Baştan başa sen.


Ölsen, ilkin yazık oldu deyecekler.
Sonra durup, neden öldü deyecekler
Dostlar ergeç unutur bir gün ama.
Uzun zaman seni anar sevmeyenler.


Belki derinde, taa derdinde
Sen benim yerimde
Ben senin yerinde
Unutulmuş olabiliriz;
Birbirimizi uyandırsak..
Desek birbirimize haydi kalk
Gidelim yerlerimize;
Belki birbirimizi bulabiliriz.


Çünkü gel, Çünkü gelmen gerek, Çünkü gelmezsen, gidecek her şey.


Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç..
Başka şehirleri özleyelim orda seninle.
Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar.
İkimize de yetmez.


Konuşmak susmanın kokusudur.
Ya sus-git, ya konuş-gel, ortalarda kalma.
Yalan korkaklığın tortusudur.
Dürüst kaba ol, eğreti saygılı olma.


Ne güzel insanlar vardı eskiden.
Çocukluğumuzu kaplamışlardı.
Bir masal anlatırlardı
Cinlerden, perilerden,
Büyük anneler, büyük babalar vardı.
O zaman hepsi uzaktı ölümden.
Hem sevdirir hem korkuturlardı.
Acı hikayeleri bile tatlı başlardı
Demek bunun için gittiler hikayelerden.
Ne güzel insanlar vardı eskiden.


Yalnızlık paylaşılmaz, Paylaşılırsa yalnızlık olmaz.



GÜZEL SÖZLER

İnsanlar, insanların içinde, insana hasret yaşarlar.


Nasıl iyi olunur henüz öğrenmedim, ama iyiyimler doladım dilime.


Sen de gördüğümü görecekler diye ödüm kopuyor.


Bir yürek üşümüş, kapamış kapılarını, onarmak zordur.


Ben kattım sana biraz, öyle sevdim seni. Çünkü sen de bensiz; o kadar güzel değilsin hani.


Sen kendini ne sanıyorsun Lavinia? Altı üstü, herşeyimsin.


Kime sorsam, “Ben senin mutluluğunu istiyorum” dedi. Ne kastınız vardı mutluluğuma, anlamadım gitti.


Hayatta en değerli olan zamandır. Kime hediye ettiğine dikkat et.


Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de, sana hep hep yeniden başlamak isterim.


Duyguluysan işin zor, Yaşamda hep yeniksindir.


Sararıp dökülürken güz rüzgarlarında, ardında savrulsunlar umut yaprakları.


Seni seviyorum de mesela, beni öyle bir yalana inandır ki, ömrümce sürsün doğruluğu.


ÖZDEMİR ASAF ŞİİRLER

Eskisi kadar özlemiyorum seni,
Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda.
Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor.
Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.


Eskisi kadar özlemiyorum seni,
Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda..
Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor..
Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.
Biraz yorgunum.
Biraz kırgın.
Birazda kirletti sensizlik beni !
Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama
“İyiyimler” yamaladım dilime.
Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak,
Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni..
Gel diye beklemiyorum artık,


Ne bileyim;
Keşke kan davası yerine aşk davası olsa da herkes birbirini öldüresiye sevse.


İyi geceler canım, derdin.
Gecenin iyiliğinden çok,
Canın olma düşüncesi
Yeşerir dururdu içimde.


Kadınların yüzlerine değil gözlerine bak. Ama gözlerinin rengine değil, anlamına.


Biliyorum, Yıldızların en parlağı sensin.


Okulda,
Anladıkça başaracaksın.
Yaşamda,
Başardıkça anlayacaksın.
Gelecek mutlu-mutsuz,
İnanmasan da;
Gözlerin yaşardıkça
Anlayacaksın.


Kirli eller daha temiz.
Temiz elli
Kirli gönüllerden.
Ne dersiniz?


Neyine bağlandım ki bu kadar, bana bakmayan gözlerine mi yoksa benim olmayan kalbine mi?

DİK DUR VE GÜLÜMSE

YAŞ 5 Anne ve babamın birbirlerine bağırmalarının beni ne kadar korkuttuğunu öğrendim.

YAŞ 7 Meşrubat içerken gülersem içtiğimin burnumdan geleceğini öğrendim.

YAŞ 12 Bir şeyin değerini anlamanın en iyi yolunun bir süre ondan yoksun kalmak olduğunu öğrendim.

YAŞ 13 Annemle babamın el ele tutuşmalarının ve öpüşmelerinin beni daima mutlu ettiğini öğrendim.

YAŞ 15 Bazen hayvanların kalbimi insanlardan daha fazla ısıttığını öğrendim.

YAŞ 18 İlk gençlik yıllarımın keder, şaşkınlık, ıstırap ve aşktan ibaret olduğunu öğrendim.

YAŞ 24 Aşkın kalbimi kırabileceğini ama buna değer olduğunu öğrendim.

YAŞ 33 Bir arkadaşı kaybetmenin en kestirme yolunun ona ödünç para vermek olduğunu öğrendim.

YAŞ 36 Önemli olanın başkalarının benim için ne düşündükleri değil benim kendi hakkımda ne düşündüğüm olduğunu öğrendim.

YAŞ 38 Eşimin beni hala sevdiğini, tabakta iki elma kaldığında küçüğünü almasından anlayabileceğimi öğrendim.

YAŞ 41 Bir insanın kendine olan güveninin, başarısını büyük oranda belirlediğini öğrendim.

YAŞ 44 Annemin beni görmekten her seferinde sonsuz mutluluk duyduğunu öğrendim..


YAŞ 46 Yalnızca minik bir kart göndererek bile birinin gönlünü aydınlatabileceğimi öğrendim.

YAŞ 49 Herhangi bir işi yaptığımdan daha iyi yapmaya çalıştığımda, o işin yaratıcılığa dönüştüğünü öğrendim.

YAŞ 50 Sevgi, evde üretilmemişse, başka yerde öğrenmenin çok güç olabileceğini öğrendim.

YAŞ 53 İnsanların bana, izin verdiğim biçimde davrandıklarını öğrendim.

YAŞ 55 Küçük kararları aklımla, büyük kararları ise kalbimle almam gerektiğini öğrendim.

YAŞ 64 Mutluluğun parfüm gibi olduğunu, kendime bulaştırmadan başkalarına veremeyeceğimi öğrendim.

YAŞ 70 İyi kalpli ve sevecen olmanın, mükemmel olmaktan daha iyi olduğunu öğrendim.

YAŞ 82 Sancılar içinde kıvransam bile başkalarına baş ağrısı olmamam gerektiğini öğrendim.

YAŞ 90 Kiminle evleneceğin kararının hayatta verilen en önemli karar olduğunu öğrendim.

YAŞ 95 Öğrenmem gereken daha pek çok şeyler olduğunu öğrendim.

Gerçek adı Halit Özdemir Arun’dur. 11 Haziran 1923 tarihinde Ankara’da doğdu. Şura-ı Devlet’in kurucularından Mehmet Asaf’ın oğludur. 1930 yılında babasını kaybetti. Yine o yıl Galatasaray Lisesi’ne kayıt oldu. Yıl 1941 olduğunda lise son sınıfta sınav ile Kabataş Erkek Lisesine geçiş yaptı ve bir yıl sonra mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne giriş yaptı, daha sonra İktisaf Fakültesi ve Gazetecilik Enstitüsü deneyimleri oldu ancak 1947 yılında eğitimini yarıda bıraktı. Kısa bir süre sigortacılık yaptı. Tanin ve Zaman adlı gazetelerde çevirmen olarak çalıştı. Servet-i Fünun isimli ilk yazısı Uyanış dergisinde yayımlandı. 1951 yılına gelindiğinde matbaacılığa atıldı ve kendi şiir kitaplarını da basacağı Sanat Basımevi’ni kurdu. 4 yıl sonra 1955?te Yuvarlak Masa Yayınları’nı kurdu ve kendi kitaplarını bu isim altında yayımladı. 28 Ocak 1981?de gözlerini yumdu. İlk eşi Sebahat Selma Tezakın’dan bir kızı, ikinci eşi Yıldız Moran’dan üç oğlu vardır.

Şiirleri genel olarak dörtlük ve ikiliklerden oluşur. Yoğun ve kısa bir söyleyiş özelliği vardır. Düşünce ile duygu yoğunluğuyla beraber, taşlama ve alay şiirine egemen olan etmenlerdir. En çok kullandığı ayrılık, sevgi ve ölüm temaları son dönemde şiirlerinde yerini kaçış ve umutsuzluğun tedirginliğine dönüşmüştür. Onun inandığı şiirde bir anlam ve görüşün yansatılmasının gerekliliğidir. Geleneksel Türk şiiri ve batı şiirinin harmanlamasıyla son derece zengin bir sanat değeri oluşturmuştur. Günümüzde bazı rock müzisyenleri tarafından şiirleri bestelenmiştir. Feridun Düzağaç, Lavinya adlı şiirini bestelemiştir. Duman grubu da Özdemir Asaf’ın şiirlerinden esinlenerek şarkılar yapmıştır.


Daha fazla güzel söz için tıklayınız


Daha fazla Özdemir Asaf sözü için tıklayınız

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir