SEZAİ KARAKOÇ SÖZLERİ

Ahmet Sezai Karakoç , Türk şair, yazar, düşünür ve siyasetçi Doğum 22 Ocak 1933 Ergani, Diyarbakır – Ölüm16 Kasım 2021 Fatih, İstanbul. Tüm edebiyat ve düşünce hayatını diriliş nesli dediği bir gençliğin yetişmesine adayan Sezai Karakoç ‘da diriliş düşüncesi bir odak noktası olmuştur. Hayatı boyunca umut veren, çözüm sunan,  doğruyu işaret eden ve ayrıştırmayıp birleştiren bu dünyada birbirinden kıymetli eserler veren fikir ve gönül insanı Sezai Karakoç ‘ tan sizler için derlediğimiz bu yazıyı paylaşımlarınız için istifadenize sunuyoruz;


Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim.


Baharı yaz uğruna tükettik Aşkı naz uğruna ve papatyaları seviyor sevmiyor uğruna derken Ömrü tükettik bir hiç uğruna


Müslüman, İslam’ı öyle sağ ve diri, canlı yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin.


Geceye yenilmeyen her insana ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve bir güneş vardır.


Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar vardır.


Zulüm ve bâtıl, Pâyidar olamaz ve bir gün mutlaka çökmeğe mahkûmdur.


Maddi kazanç da, manevi kazanç da ancak emekle elde edilir. Emeksizlik, hareketsizliğe, hareketsizlik de ölüme götürür. Alınteri ise dirilişe.



UMUT SÖZLERİ

Umutsuzluk yok! Gün gelir. Gül de açar. Bülbül de öter.


Sen geldin, benim deli köşemde durdun.


Çiğ düştü göklerden ve bir bahar günü doğdun sen.


Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar vardır.


Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır. Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır.


Ve güldün rengarenk yağmurlar yağdı.


İyi ki yarınlar var umutların en sevdiği gün.


Ben geldim geleli açmadı gökler. Ya ben bulutları anlamıyorum. Ya bulutlar benden bir şey bekler. Hayat bir ölümdür aşk bir uçurum. Ben geldim geleli açmadı gökler.


İnancın yarısı utançtır. Her şeyi tam olsa da, utancını yitirmiş bir medeniyet, sağlıksızdır.


Arkamda ve yanımda güçlü surlar vardı sûreler den.


İyi ki bilmiyor kalabalıklar, yağmura bakmayı cam arkasından. İnsandan insana şükür ki fark var.


İlle de, uyan ey akıl, ey vicdan, ey insanlık! diye bağırmak mı gerekmektedir.


Yerde kavuşamayanlar gökte kavuşurlar. Ve bir uğurlu anda kavuşmak isteyenler kavuşturulurlar.


Geceye yenilmeyen her insana, ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve bir güneş vardır.



Bu ülkede ilham yağmur ve rüzgârlara bakar. Donmuş ruh ancak baharla kanatlarını açar.


Bütün şiirlerde söylediğim sensin. Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin.


Onlara anlat yağmur karşılıklı yağar. Ruhların içindeki müzikle karşılıklı.


Doğuyu Batıyı bilmeliyim. Eski uygarlıkları derinlemesine incelemeliyim. Yükseliş ve düşüşlerin sebeplerini derinden derine araştırmalıyım. Allah’ın insanoğluna en büyük nimeti olan İslâm inanç ve medeniyetine mensup olan bir toplum nasıl olur da bugünkü acıklı duruma düşer? Bunun mutlaka bir veya bir çok sebebi vardır. Bunu bilmeliyim. İşte bütün bu konuları incelemekte ilim benim rehberim olacaktır.


Yani sadece psikolojik Müslümanlık, sadece sosyolojik Müslümanlık veya sadece tarih içi Müslümanlık yetmez. Her Müslüman önce, kendi iç dünyasında Müslüman olmalı, fakat ondan ayrılmaz bir şekilde toplum içinde ve toplum halinde de Müslüman olmayı idrak etmeli. Ve nihayet bu psikolojik ve toplumsal muhtevaya mutlaka tarih şuurunu da eklemeli.


İNANÇ SÖZLERİ

Oruç, insanın katıldığı, her yıl bir ay katıldığı bir ruh şölenidir. Üstün insanların davetlisi olduğu bir tabiatüstü ziyafet, bir gök sofrasıdır. Yani, Samanyolunda Ziyafet.


Adalet mülkün temelidir. Peki adaletin temeli nedir.


Doğaya inmiş vahyin mucize pınarlarından bir penceredir her üzüm tanesi. Her üzüm tanesinde kendini görürsün.


İnancın yarısı utançtır. Her şeyi tam olsa da, utancını yitirmiş bir medeniyet, sağlıksızdır.


ÖTESİNİ SÖYLEMEYECEĞİM

Mеlеklеr bir dеmir parçasının üzеrinе oturmuşlar 
Hеr biri bir damla atıyor aşağıya 
İştе yağmur bunun için yağıyor 
Bеn bunun için yağmuru sеviyorum 
Yağmur bizim için yağıyor

KÖŞE ŞİİRİ 

Sеn gеldin vе bеnim dеli köşеmdе durdun 
Bulutlar gеldi vе üstündе durdu 
Mеrhamеtin ta kеndisiydi gözlеrin 
Mеrhamеt saçlarını ıslatan sеssiz bir yağmurdu 
Bulutlar gеldi altında durduk 
Konuştun günеşi hatırlıyordum 
Gariptin yеpyеni bir sеsin vardı 
Bu sеs öylе bеnim öylе yabancı 
Bu sеs saçlarımı ıslatan sеssiz bir kardı

Allah’ın yolu kaybolmaz. Ama ondan ayrılan veya onu ihmal eden, bir daha doğmamacasına batar. Yolundan ayrılanlar ise kaybedecektir, Allah’ın kaybı yoktur. 


Yani sadece psikolojik Müslümanlık, sadece sosyolojik Müslümanlık veya sadece tarih içi Müslümanlık yetmez. Her Müslüman önce, kendi iç dünyasında Müslüman olmalı, fakat ondan ayrılmaz bir şekilde toplum içinde ve toplum halinde de Müslüman olmayı idrak etmeli. Ve nihayet bu psikolojik ve toplumsal  muhtevaya mutlaka tarih şuurunu da eklemeli.


Hayatı da şöyle yorumluyorum: hakikat savaşı ve karşı savaşlar, baş kaldırmalar.


İnkâr tutsaklık, inanç özgürlüktür.


Şeytanın kentini darmadağın etmeye and içmişim.


Ot gibi var olacağına öl ve yeniden diril.


Artık en büyük savunma savaşımızı içimizde veriyoruz.


Deniz dibindeki hazine, çıkarılmadıkça hazine değildir. Evet! Kendimizden “kendimizi çıkarmak!


Her çağda, şartlar ne kadar ağır ve umutsuz olursa olsun inananlar için bir Nuh’un gemisi vardır.


Allâh’a inanıyorum. Ben bir diriliş işçisiyim. Allâh kentinin işçisiyim. Allâh’ın övdüğü, beğendiği İslâm toplumunu ören, toplumun örülen duvarında en küçük bir kum tanesi olmaktan öte öğüncüm olamaz.


Milletim! Doğu’ya, Batı’ya dur diyecek güç, sensin. Kendini bildiğin gün, kurtulacaksın. Ve bütün insanlığı kurtaracaksın. Yoksa, insanlık, büyük bir felâkete doğru gidiyor. Sınırsız hırs sahipleri dünyayı yakmaktan geri durmuyorlar.


Sezai Karakoç hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız

Daha fazla edebi söz için tıklayınız

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir