RASİM ÖZDENÖREN SÖZLERİ VE KİTAP ALINTILARI
Rasim Özdenören sözleri ; Hikâye ve deneme yazarı. 20 Mayıs 1940, Kahramanmaraş doğumlu. Rasim Özdenören , lise öğrenciliği sırasında edebiyatla yakından ilgili bir arkadaş grubunun içindeydi. Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Alaeddin Özdenören ve Mehmet Âkif İnan’dan oluşan bu grup bir yandan Türkiye’nin önde gelen edebiyat dergilerini izliyor, bir yandan da yerel gazetelerde sanat sayfaları düzenliyordu. Şair Alaeddin Özdenören’in ikiz kardeşidir. Rasim Özdenören , 1962 yılında Sezai Karakoç’la tanıştı. Bu tanışma sanat hayatının ve düşünce dünyasının şekillenmesinde etkili oldu. Öz değerlerimize sahip çıkışıyla kendisine kadar gelen hikâyecilerden farklılaştı. Rasim Özdenören, hikâyesini, Cumhuriyetle başlayan köklü kültürel dönüşümlerin insanımızda açtığı yaralar üzerine kurdu. Bu Yazımızda Rasim Özdenörenden sizler için güzel bir demet hazırladık iyi okumalar dileriz.
Ölüm nedir biliyor musun? Eninde sonunda çalacağımız tek hakikat kapısı, bizi bir yaradan var, Yaradanın emriyle gene kendisine dönüşümüzdür ölüm, bir daha ölmemek üzere dönüşümüzdür ona.
Biz, hüzün peygamberinin ümmetiyiz, diyor dede, ağlayabilenler ağlar ağlayamayanlar ağlar gibi yapar.
Ya Rab, sen müminlere yardım et. Onlar tamamen mahvolacak olursa artık sana ibadet edecek kim kalır.
Hep yaşayacağımız vehmiyle şu anda yapabileceklerimizi, hep sonraya erteleyip duruyoruz.
Yeniden kendinize gelmeniz için bir şeyle sarsılmanız gerek. Çok güçlü bir şey olmasa da olur o şey.
SABIR İMANDAN BİR ŞUBEDİR
Sabır, imandan bir şubedir. Bu sırrın hikmetini kavrayan Müslüman, lügatinde yılgınlığın yer almadığını bilerek aşkla, şevkle, sabırla kendi yolunu kendi eliyle açmaya çaba gösterir. Bugün ölmüş bulunanlar, ellerindeki fırsatı kaçırmıştır. Yarın yaşayacak olanların ne yapabileceği onları ait bir iştir. Değişik bir deyişle biz, ne bizden önceki insanların yapıp ettiklerinden sorumluyuz, ne de yarınkilerin yapıp edeceklerinden. Biz, sadece kendimizden ve kendi zamanımızdan sorumluyuz. İmam Gazali söylüyordu: Ömrün bitmiş, fakat sen yalvarmış yakarmışsın, sana bir gün daha verilmiş; işte şimdi öyle bir günde bulunuyorsun, öyle bir günde ne yapacaksan, her gün aynı gayretle o işe sarıl, öyle çalış öyle ibadet et, öyle yaşa.
HİKMETLE BAKAN GÖZ
Hikmetle bakan göz için harikanın ötesindeki harikayı gizleyen perdede bir harikayken, başka bir deyişle her perde bir harikayken, hikmetsiz göze her harika bir perdedir. Birine perdeler harika görünürken, ötekine harikalar perde olur. Harikayı görmek için yükseltilmiş olan Babil kulesi sadece körlüğün remzi olmuştur. Oluş harikasını görmeye, yeryüzüne dikilecek hiçbir Babil kulesi kafi gelmeyecektir, kuleyi kendi yüreğinde yükselteceksin. O zaman o kulenin her cihetinden yeni bir harika göreceksin. Bakışından görme yeteneği alınmış biri ne yapsa nafiledir; o hiç bir şey göremez, sadece karanlığı çoğalır. O gözüne indirilen perdeyi hidayet marifetiyle yırtıp atmadıkça görmesi yasaklanmıştır. İnsan sahiden görmek istiyorsa Allah’ın öğrettiği yola teslim olmayı öğrenmelidir. Görmek elbette sonu görmektir, son kendi baş gözüyle görülebilecek değil. Görebilmek için gözüne Allah’ın sürmesini talep edeceksin. Gözüne o sürme çekilince, son ‘uda bırakmış olursun. Salt onun bakışıyla görürsün perdeleri ‘de perdelerin ardını da.
Bugün Müslüman olduğunu söyleyen milyonlarca insan, aslında İslamın hakikatinden uzak bir hayat sürmektedir.
İnsanlar birbirini tanımadıkları için severler, dedi, şaşırtıcı değil mi? Tanıdıktan sonra nefret ederler birbirlerinden.
Kimse olduğum gibi görmek istemiyor beni. Herkes kendi icat ettiği gibi bakıyor bana.
Allah’tan başkasına kulluk edeni, Allah her şeye kul eder.
Hep yalana inanmaya alışmış olanlar doğruya inanmakta güçlük çeker.
İslâm’da aklı aşan şeyler vardır, fakat akla aykırı bir şey yoktur.
Sanki İslam, yaşamamız için indirilmiş bir din değil de, zihinsel bir spekülasyon!
Müslüman çağın gözüyle İslâm’a bakmaz, İslâm’ın gözüyle çağa bakar.
Bildikleriyle amel etmeyen birinin bilmediklerini öğrenme çabasına düşmesi anlamsız olmaz mı.
ÖZLÜ SÖZLER
Hani bazen filmlerde olur, adam masumdur ama bunu yalnızca seyirciler bilir, asıl bilmesi gereken bilmez. Bütün hayatım boyunca böyle bir durumda yaşadım ben.
İçinizdeki İslam’ı gösterin. Çünkü İslam, sizin üzerinizde görünmek ister. İman gizlidir, İslam açık. İman kalptedir, İslam zahirde. İslam şeriatsa, şeriat sizin amellerinizde görünmek ister.
İslam öyle bir dindir ki; yürek kabul eder, inkâr eden dildir.
Bol bol okuyun ve okumayı terk etmeyin. Derdi olan insan okur, derdi olmayan da okuyarak dert sahibi olur. Asıl mesele bir derdimizin olmasıdır.
İnsanın yapmadığı şeyi söylemesi nasihat değildir, ahkâm kesmedir.
Ağlamak… yalnız gözyaşı dökebilen insan anlayabilir bazı şeylerin hikmetini.
Bizim doğru veya yanlış diye kabul ettiğimiz şeyler, çoğu kez, taşıdığımız zihniyetin dışa vuran yansımaları oluyor.
Biliyor musun, korkaklık da bulaşıcıdır, yiğitlik de.
Müslüman için amaç İslam’ı yaşayarak belli bir milli gelir hedefine ulaşmak değildir. Allah’ın rızasını kazanmak için yaşamaktır.
Aslında biliyor musunuz, biz hepimiz lüzumundan fazla ciddiyiz. belki de bunun için mutlu olamıyoruz.
Ben, asıl kendi hatalarından kaçan, kendi hatalarını görmezlikten gelen tavırdan korkarım.
Hayır, bana umut verdi diyemem. Gizlice ben umuda kapılmışım. Kendim bile farkına varmadan.
Artık üzülmüyorum. Belki de üzülemiyorum. Bütün alçaklıklar bile doğal, çünkü alçaklık doğal. İyilik de, kötülük de bizim yaradılışımızda. Benim için ne düşündüklerini hiç önemsemiyorum artık, ben ne düşünüyorum, budur önemli olan benim için.
Mesele kellenin bir malûmat deposu haline getirilmesi değildir. İnsan bildikleriyle amel etmedikten sonra niçin bilmediklerini de öğrenme hevesine kapılmalı? Aslolan bildiklerimizi hazmedebilmektir.
Eve kapanıp kalmakla insan değiştirmek istediği bir dünyayı değiştiremez.
Ben hep iyi günlere inanmışımdır.
Bir insanın amelleri şeriata uygun değilse, onu uçarken bile görseniz itibar etmeyin.
Cahit Zarifoğlu sözleri için tıklayınız
Rasim Özdenören hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız