ALİ ŞERİATİ SÖZLERİ VE KİTAP ALINTILARI

Ali şeriati ;İranlı sosyolog, aktivist, düşünür ve yazar. ( D/23 Kasım 1933 İran’ın Horasan eyaletine bağlı Sabzivar’ın Şehri Kahak köyü – Ö/ 19 Haziran 1977 İngiltere) İlk öğrenimine Mezînân’da başladı, Meşhed’deki Firdevsî Lisesi’nde ve Öğretmen Okulu’nda okudu. Meşhed Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden mezun oldu (1958). Üniversitede öğrenci iken sınıf arkadaşı Pûrân Razavî ile evlendi.

Lisans üstü eğitimi için Fransa’ya gönderildi. Özellikle din sosyolojisi ve çağdaş İslam düşüncesi üzerine eserler vermiştir. Şerîatî’nin Doğu-Batı çelişkisini aşma ve İslâm’ın çağdaş bir sunumunu gerçekleştirme konusundaki perspektiflerine Cemâleddîn-i Efgānî ve Muhammed İkbal’in de önemli etkileri olmuştur.

Başta Cezayir olmak üzere bağımsızlık mücadeleleriyle ilgilenip onlara destek sağladı. İran’a dönünce şahlık rejimine karşı faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle tutuklandı ve bir buçuk ay hapiste kaldı. Değişik kurumlardaki memuriyetleri ve kısa süreli öğretmenliğinin ardından Meşhed Üniversitesi’ne öğretim görevlisi olarak kabul edildi (1966). Üniversitedeki dersleri geniş çevrelerde ilgi uyandırmaya başladı. Konuşmalarında yeni bir dil, sunum ve içerik bulan gençler için Şerîatî adı artık geleneksel ve Batılılaşmış bakış açıları karşısında onlardan bağımsız, alternatif bir açılım olarak değerlendirilmekteydi. Ancak bu faaliyetleri yüzünden görevine son verildi (1971).

Ali Şerîatî sınırlı düzeyde de olsa görüşlerini dile getirmeyi hep denedi. Fakat hayatı kendisi ve ailesi için çekilmez bir hal alınca 16 Mayıs 1977’de yurt dışına çıkmak zorunda kaldı. Aynı yılın 19 Haziranında Londra’daki evinde ölü bulundu. Bugün İran’da “şehid doktor” diye anılan Ali Şerîatî, Şam’da Hz. Peygamber’in torunu Zeyneb’in kabrinin yanına defnedildi.


Okuyun, diyor okuyun. Çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor.


İnsan olmak bir niteliktir. Bu yüzden azalıp çoğalabilir. Kim daha fazla insansa, daha fazla dertlidir.


Çağdaş dünyamızda artık toprağa, kana, devlete, ırka, bayrağa ve şahıslara tapılıyor.


Yorgunluklarımızı dindirecek sevinçler nasip et Allah’ım.


Yalnızlık, asrın en büyük trajedisidir.


DÜŞÜNDÜREN SÖZLER

Zorbalık ve hile takva elbisesine büründüğü gün, işte o zaman tarihin en büyük faciasi gerçekleşmiş ve tarihe musallat olan en büyük güç meydana gelmiştir.


Fakirlik yemeksiz geçirilen bir gece değildir, fakirlik “düşünmeden” geçirilen bir gecedir.


Düşünme, itaat et diyenlere değil; düşün, sor, sorgula diyenlere kulak ver.


Unutmamalı ki, İnsan kalabalıkta esir olur, Yalnızlıkta özgürlüğü bulur.


Toplum, adalet esasına dayanmıyorsa, hasta, sapmış ve geçici bir toplumdur. Yok, olmaya mahkûmdur.


ÖZLÜ SÖZLER

Camide olup ayakkabılarımı düşünmektense, yolda yürüyüp Allah’ı düşünmeyi tercih ederim.


Şimdiki köleler taksitle yaşayıp borçlu ölüyor.


Zulüm, takva elbisesine büründüğü vakit, tarihteki en büyük facia meydana gelir.


Ebuzer oradan geçerken manzarayı görünce büyük bir kibir ve mutlulukla sarayını seyreden Muaviye’ye dönüp: Muaviye! Eğer bu sarayı halkın parasıyla yapıyorsan, ihanettir; yok eğer kendi paranla yapıyorsan israf!


Kendi adına değil, Allah adına! Siyaset adına değil, hakikat adına!


Biz İslam’a inanıyoruz, bu nedenle O’nu iyi bilmeye mecburuz.


DERS VERİCİ SÖZLER

Eleştirinin olmadığı yerde, putçuluk başlar.


Dindar bir toplumu ancak din adına, din alimleri kandırabilirdi ve öyle de oldu.


İslam’da dua, çalışmanın ve sorumluluğun yanında değil, aksine sorumluluğunun yerine getirilmesinden sonra, sıkıntı çekme, çabalama, cihat etme ve sabır göstermenin devamında yer alır.


Kur’an’ı sadece övüyor, öpüyor ve teberrük ediyoruz. O kadar yüceltip övüyoruz; ama bunun ne faydası var? İçinde ne dendiğini bilmediğimiz kitabın ne etkisi olabilir?


Düşmanlık ile tarafsızlık dışında üçüncü bir yol var. o da fikri sorumluluktur. Bu, muhtaç olduğumuz bir şeydir.


Tüketicilik, insanın sürekli olarak kendi ömründen harcadığı taksitli bir hayat. Geçmişteki tüketimi karşılamak için daima geleceği satmak. Mademki satın alma gücüm yok, mademki zorunlu olarak bazı şeylere muhtaç kılındım ve mademki param yoktur, öyleyse ömrümün kalan yıllarını satayım. İşte modern kölelik ve işte kölelerin özgürlüğü.


Zenci Bilal’in kalbinin fethi; Endülüs kıyılarının fethiyle yanyana düşünülemeyecek kadar büyüktür.


Dünya müminin zindanı, kâfirin cennetidir.


Ey ebedi sığınak! Sığınılacak hiçbir yer kalmasa da sığınak olarak sen yetersin.


Tribünden gelen sesler süren savaşlardaki mazlumun sesini kısıyorsa futbol afyondur!


Sabahları dua edip akşama kadar bir vahşi gibi yaşayanlar, duanın etkilerini kendilerinde hiçbir zaman bulamazlar.


Bir yerde yangın varken biri seni ibadet etmeye çağırıyorsa, bil ki bu bir hainin davetidir.


Beşikten mezara kadar ilim öğren. Bilgili insan, asla ölmez. Bedeni toprağın altında çürümüş bile olsa, bilgin hayattadır. Hayatta olup ,yiyip-içip, yürüyebilen insanlar var ki bunlar aslında ölülerdirler.


Allah’ım! Bana ölüm anında, yaşamak için geçip giden anın ürünsüzlüğüne hayıflanmayacağım bir hayat ve boşunalığının yasını tutmayacağım bir ölüm ihsan et. Bırak, izin ver onu ben, kendim seçeyim; ama sen nasıl razı olacaksan öyle.


ETKİLİ SÖZLER

Her yerde olan fakirlik açlık ya da açıklık değildir. Fakirlik para ve altına sahip olamama da değildir.Fakirlik, sahafta satılmamış bir kitabın üzerindeki tozdur. Fakirlik, kâğıt imha makinesinde, gazete parçalayan bir bıçaktır.Fakirlik, arabanın camından dışarıya atılmış muz kabuğudur. *Fakirlik yemeksiz geçirilen bir gece değildir, fakirlik “düşünmeden” geçirilen bir gecedir.


Sonradan ilahi adalet diye adaleti göklere çıkardılar ki, yeryüzünde ondan söz edilmesin.


Hiçbir diktatörün eline tutsak olmak istemiyorsan sadece bir şey yap: Oku oku oku !


Senin dinin, sadece seni kurtaran bir dindir. Ben ise insanlığı kurtaracak ve uğrunda feda olacağım dinin peşindeyim.


Sadece devletin konuşma hakkına sahip olduğu bir memlekette hiçbir söze inanmayın.


Bir Müslüman görürüz; sesini çıkarmaz, olup biteni dinlemez, hiçbir şey umurunda değildir; ama kendi düzeni ve tezgahı en küçük bir darbeye uğrasa feryadı arşa yükselir. Her gün yaşanmakta olan facialar onda, bir gazete haberi kadar bile merak uyandırmaz. ‘Allahım kereminle bizi…’ diye dua etmesinin ne etkisi olur? Bizi ne demektir?


Benim inandığım din, fakirliği teşvik eden din değil, fakirliği küfre götürme ihtimali olan bir durum olarak kabul eden bir dindir. Hz. Peygamber, Hz Ali’nin en büyük öğrencisi Ebuzer şöyle demektedir: “evin bir kapısında fakirlik girdi mi, diğer kapısında çıkan din olur!


Ahirette daha iyi bir lokma geçmesi için bu dünyada elindeki lokmayı at!


Toplum değişiyor, insanlar değişiyor, dünya değişiyor. Kalıplaşmış düşünceler değişmiyor.


Şuursuz insan; sorumluluk duymaz, mesuttur. Ama şuuru üst düzeye çıktığı ölçüde çocuğuna, ailesine, şehrine, memleketine, bir bölgeye, üçüncü dünyaya sömürüye uğramış dünyaya karşı; insan cinsine karşı sorumluluk hissi duyar.


Ali Şeriati hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız

Daha fazla dini söz için tıklayınız

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir