CEMAL SÜREYA SÖZLERİ

Cemalettin Seber bununla birlikte tanınan adıyla Cemal Süreya ,  (1931, Erzincan – 9 Ocak 1990, İstanbul),Türk şair, yazar ve çevirmen. Türk şiirinde modernist bir hareket olan İkinci Yeni şiirinin öncü şairlerinden biridir. Cemal Süreya bizlere sevmeyi öğreten, acının en hasını tattıran şair. Bu yazımızda özellikle Sevda Sözleri’nin şairi Cemal Süreya ‘dan sizler için bir demet derledik. Sevgi dolu günlerde paylaşmanız dileğiyle,


 Sen yeter ki içinden de olsa seni seviyorum de; benim kulaklarım çınlasın yeter.



Yalnızlığı çok seversek o da bir gün terk edip gider mi ? Ne dersiniz?


Kaldı işte; çayımız bardakta. Çocukluğumuz sokaklarda. Mutluluğumuz kursağımızda. Sevdiklerimiz uzaklarda. Gülüşlerimiz fotoğraflarda.


Zaman lazım sadece, unutacaksın! Nasıl unuttuysan çocukluğunu, kırılan oyuncaklarını. Kırılan kalbini de öyle unutacaksın.


Çık gel bir kez daha yıkıntılardan, çık gel bir kez daha beni bozguna uğrat.


Konuşmuyor, anlatmıyor diye hissetmiyor sanmayın. Kimisi içine atar çığlıklarını.


Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık. Sevilmeyi beklerken, beklemeyi sevmişiz.


Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık “sevda” da boğulur.


Baktım gülüşünden güzel şiir olur, ben de sevdim gitti.


Umut belki de gelecek sayfadadır. Kapatma kitabı.


Sen bakma bu kadar hüzünlü şeyler yazdığıma, ben çok gülerim ve gülerken yalan olduğunu kimse anlamaz.


Her gece onu düşünmekten saatim ilerlemek oldu. Kim sorsa saat kaç diye, cevabım hep aynı. O’na doğru.


Sert rüzgârlar karanlık geceleri severmiş ya, aynı ben seni öyle seviyorum.


Sen, aklım ve kalbim arasında kalan, en güzel çaresizliğimsin.


Biz ne zaman yelken açsak sevdalara, kesiliyor bütün rüzgârlar. Ve biz ne zaman bir parça aşk istesek, yalnızlık kesiyor önümüzü.


SEVDA SÖZLERİ

Günlerce konuşmaz, yazmaz, aramaz, sormaz; sonra gelir bir merhaba der, yine o kazanır.


Küçük bir çocuğun yokuş aşağı koşması gibi seni düşünmek. Biraz heyecan, biraz da düşecekmiş korkusu.


Sen yeter ki içinden de olsa seni seviyorum de; benim kulaklarım çınlasın yeter.


Zaman lazım sadece, unutacaksın! Nasıl unuttuysan çocukluğunu, kırılan oyuncaklarını. Kırılan kalbini de öyle unutacaksın.



Uğraşmayı bırak artık dünle ve dündekilerle. Bir de hep yanında olanlarla yarına bakmayı dene.


Küçükken anneme mezarlıktan korkuyorum dediğimde “ölüden değil, diriden kork” demişti. Zamanla anladım ki annem yine haklıydı.


Bir kağıda sensizlik yazdım. Yine de çok hoşuma gidiyor. Çünkü, sensizlik kelimesi bile senle başlıyor.


Önce sevdiğiniz terk eder sizi, ardından uykunuz. Sonra ne sevdiğiniz geri gelir ne de uykunuz.


Acı çektikçe insan olgunlaşırmış. Yalan be! İlk önce kalbin kırılır, sonra çürümeye başlarsın.


Sana seni seviyorum dediğim kadar, Anneme peki anneciğim deseydim; hazırdı cennetteki yerim.


Gölgene bak, beni anlamak istiyorsan; O kadar yakın, ama sana asla dokunamayan.



Neden yorgunsun sorusuna cevap aramaktan, ‘Ve bunu sormasınlar diye gülümsemekten yoruldum.


Mutlu olmanın yolunu, karşıdakini mutlu etmek sanıyorduk. Yanıldık! Çünkü ne kadar mutlu ettiysek, o kadar yalnız kaldık.


Keşke birini tam kaybetmeden, ona olan tüm sevgimizi haykırabilsek.


Yanındaki seni mutlu ettiği sürece kalsın hayatında, zorlama kendini.


Dokunulmasa da, görülmese de; kalpte yer verilir bazısına, nedensiz!


Üzülme değmez sözünü duymaktan sıkıldım. Değmeyenlere zaten üzülmem. Üzüldüğüm şey; Değmeyenlere. Yüreğimin değmiş olması.


Bazen öyle yorar ki aşk insanı, bıktırır hayattan. Ve kapayınca gözlerini bir daha açmak istemez insan.


Bir isteğim var sadece senden, onun kokusunu al getir, onu saçlarını al getir, hatta mümkünse onu al getir bana rüzgâr.



Sesinde ne var biliyor musun,  Söyleyemediğin sözcükler var.


Ve insan en çok kimde kaldıysa, En çok oralı oluyor.


Aşk 
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. 
Git. Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler 
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin 
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık 
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı, 
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun oturmuştu 
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti 
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz 
Sanki hiç olmamıştı 
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu 

Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullular Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların 
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi ki sevmek 
Ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken 
Bırakasalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti 
Çünkü iki kişiydik

Daha Fazla Güzel Söz için tıklayınız

Cemal Süreya hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir