İBN HAZM SÖZLERİ KİTAP ALINTILARI
İbn Hazm Sözleri ;İbn Hazm (tam künyesi; Ebû Muhammed Ali b. Ahmed b. Saîd b. Hazm el-Endelüsî el-Kurtubî, (Doğum – Córdoba, Endülüs Emevî Devleti, 7 Kasım 994 / Ölüm – Manta Lisham, Huelva, Seville Taifa Krallığı 15 Ağustos 1064) Endülüslü-Arap Felsefeci, Tarihçi Ve İlahiyatçı, Endülüs’te yetişmiş önemli düşünürlerden biridir. O, kaynaklarda dinî düşünceye katkısı bakımından seçkin bir âlim olarak tanıtılmakta, geniş bir birikime sahip olduğu belirtilmekte, amelî ve ahlâkî bakımdan da Endülüs halkı arasında seçkin bir kişi olduğu ifade edilmektedir. İbn Hazm ilme susamış bir insandı ve ilimle meşguliyeti hiçbir zaman bırakmamıştır. İbn Hazm , akâid, usul, furu, tefsir, hadis, lisan, edebiyat, nesep, ahlâk, mantık, felsefe, tarih, ve tıp gibi bir çok ilme dair eserler yazmıştır.
Bu yazımızda Endülüs’te yetişmiş önemli düşünürlerden İbn Hazm ‘dan seçtiğimiz sözleri ve kitap alıntılarını sizlerle paylaşıyoruz ister yazılı ister resimli olarak sosyal ortamlarda paylaşabilirsiniz, iyi okumalar dileriz.
HUZUR SÖZLERİ
Kim ahiret hayatını ve dünya hikmetini arzuluyor ve yaşantısında adalet -doğruluk- ve güzel ahlâkın hepsini kuşatmak ve tüm faziletleri elde etmek istiyorsa Muhammed (sav)’e uysun.
Ey ruhum sakın umutsuzluğa düşme! Umulur ki o güzel günler, tersleyen değil, hoş karşılayan, güler yüzle yeniden gelecektir… Öyleyse ey ruhu soylu! Güzelce sabretmesini bil.
Sevgilerin en üstünü, Allah için birbirini sevenlerin sevgisidir.
Eğer dinim ve namusum doğru ve düzgünse benim, Benden uzaklaşan diğer şeyler o kadar önemli değil.
Acılar kalbinde birikip düğümlenince, kalbin sıkışır.
Sadece Yaradan’ın sözlerine kulak kesilip insanların sözlerine aldırmamak, gerçek anlamda akıllılığın ve gönül huzurunun anahtarıdır.
Dün zaten gitti; yarına çıkıp çıkamayacağımı da bilmiyorum. Öyleyse, durup dururken ne diye boş yere üzüleyim? Kaldı ki, üzülmem neyi değiştirir ve neye yarar?
Ve sen ey nefsim! Metin ol, asla yılma! Öte dünyada ebedi mutluluğu kazanmaya çalış.
Bilgenin bilgeliği kötü huyluya hiç yarar sağlamaz. Çünkü o, bilgenin de kendisi gibi kötü olduğunu düşünür.
Senin dininden olmasa bile dindar insana güven! Seninle aynı dinden de olsa, dinî konuları hafife alan kimseye güvenme! Allah’ın emir ve yasaklarına pek aldırmayan kimseye çok değer verdiğin şeyleri emanet etme, onu sırdaş edinme!
Bu denli kısa süren bir dünyaya bel bağlama! Bizim fâni oluşumuzu bizzat bu dünya haber veriyor.
İnsanlardan sakınıyorlar; fakat Allah’tan hiç sakınmıyorlar.
Acıların çoğu, beklentilerin fazlalığındandır.
Yüz yüze görüşmek kini yok eder. Çünkü gözler birbirine bakınca kalp de yumuşar.
DÜŞÜNDÜREN SÖZLER
Hiçbir zaman “Ben yalnızım!” dememeli insan. İnsan, tek başına, yapayalnız olsa bile, kayıpları, saklıları ve gizlileri bilen Yüce Tanrı her an onu görmekte ve işitmektedir.
Ve eğer yürekler yolculuğa çıkabilseydi, kalbim, sana doğru son hızla uçardı.
İsterdim ki yüreğimi bir bıçakla yarıp açsınlar ve seni oraya yerleştirsinler; sonra da kapatıp diksinler. Böylece sen hep orada olasın; diriliş gününe kadar, başka yerde değil, orada kalasın! Ben yaşadıkça sen de yaşayasın! Eğer ölürsem, kabrin derin karanlığında, kalbimin içinde kalasın!
Kimi zamanlar, ruhumu saran sıkıntılardan kurtulmak için kendi kendimden kaçasım geliyor.
Gönlüm, yer yer korkulukla çevrilmiş ürünsüz bir bostan tarlası gibiydi.
Sen kalabalıkları ateş gibi gör, ısınmak için yaklaş fakat ateşin içine dalmaya kalkma!
İnsanın insanlardan çektiği acılar, yırtıcı hayvanlardan, zehirli yılanlardan çektiği acılardan daha fazladır. Çünkü bütün bu söylediklerimizden korunabiliriz; fakat insanlardan tam olarak korunmak mümkün değildir.
İnsanların eleştirilerinden, ayıplama ve suçlamalarından uzak kalacağını sanan kimse delidir. Sadece Yaradan’ın sözlerine kulak kesilip insanların sözlerine aldırmamak, gerçek anlamda akıllılığın ve gönül huzurunun anahtarıdır.
Çünkü sen beni ziyaret edecek olursan eğer, karanlık adıyla bir şey kalmaz ve aydınlık aramızda yer eder.
Aşk ne din tarafından inkâr edilir, ne de yasalarca yasaklanabilir. Çünkü kalpler Allah’ın elindedir.
İnsanlar ölüme meydan okuyan yiğidi görmez de, bir ödleğin tek bir başarısını başarı zannederler.
Göz, gönle giden yolun ana kapısıdır. Göz gönlün sırlarını deler, mahremini ele verir, gizlenenlerin de tercümanı olur.
Dostunu eleştirmek, bir külçeyi potada eritmeye benzer. O külçe ya arınıp saflaşır ya da buharlaşıp yok olur.
Gönüller, kalpleri hâlden hâle çeviren Allah’ın elinde olduğuna göre, önemli olan yanlış ile doğrunun sınırının nerede olduğunu iyice bilip bu konuda dikkatli olmak ve bütün kalbiyle doğru olana bağlanmaktadır.
Denilebilir ki güzellik, bakılanın ruhunda bakan kimsenin kendi ruhunu bulduğu bir şeydir.
HİKMETLİ SÖZLER
Kiminle istersen arkadaş ol, ama şu üç kişiden sakın: Aptal, çünkü faydalı olayım derken sana zarar verir; kararsız, senin uzun ve sağlam dostluğun nedeniyle kendisine tam güvendiğin anda, seni ortada bırakır; ve yalancı, çünkü, senin aklının ucundan bile geçmeyecek bir tarzda, senin aleyhinde bulunacak, sana kıyacaktır; oysa sen ona en ufak güvensizlik belirtisi göstermezsin bile.
Dostluğun asıl sınırı, şu iki uç sınırın ortasındadır: Biri üzüldüğünde, diğeri de üzülür; biri sevindiğinde, öteki de sevinir. Bunun aşağısında olan bir dostluk, dostluk değildir.
İnsanın aslının temiz, soyunun iyi olduğunu gösteren en açık delillerden, en güçlü kanıtlardan biridir vefa.
Öyle kişiler vardır ki sevgileri ancak uzun konuşmalar, sık sık görüşmeler ve zamanla elde edilen sıcak ilgiden sonra ortaya çıkar. İşte bu tür sevgiler var olma, sürüp gitme ve uykusuz geçen gecelere dayanabilme şansına sahiptir: Zorlukla elde edilen şey kolayca elden çıkmaz.
Kim kendisinin gerçek anlamda muhasebesini (öz eleştirisini) yapar, gerçek kimliğini bilir ve gönlünü hakikatleri olduğu gibi kabul etmeye razı ederse; ilk başta sarsıntı yaşasa da, daha sonra insanların kendisini yermelerinden duyduğu mutluluk, o kişi için insanların övmelerinden duyduğu hoşnutluktan çok daha fazla ve çok daha değerli olur.
EBEDİ SÖZLER
Hepimiz biliriz ki her başlangıcın mutlaka bir sonu olur. Sadece Yüce Allah’ın dostlarına lütfettiği cennet nimetleri ile düşmanlarını cezalandırdığı cehennem azabının sonu yoktur. Şu dünya meselelerine gelince onlar kalıcı değil geçicidirler, onların bir sonu vardır ve nihayetinde ebediyen kaybolur giderler.
Şu dünyada bütün olayları dikkatle izlersen huzurun kaçar. Olup bitenleri derinlemesine düşündüğünde, bu dünyada ki her şeyin geçici olduğunu, değişmez tek hakikatin sadece ahirete yönelik çabada bulunduğu sonucuna varırsın.
Şu dünyadaki tuhaflıklardan biri de, bazı kimselerin kötü emeller beslediklerini görmektir. Oysa bu kötü emeller, onların bu âlemde gönüllerini bunaltıp daraltmaktan, ahirette de onlara kaygı ve günahtan başka bir şey kazandırmaz.
Sabret gönlüm sabret, itaat et Rabbe, isyan etme, Her zorluktan sonra kolaylık gelir sabret güzelce.
Samimi dostluk bir anda doğmaz; aşk ateşi gönülde her istediğin zaman yanmaz. O yavaş yavaş gelişir, uzun zaman içinde ve sıkı içtenlik sonucu doğar; böylece sağlam temeller üzerine oturur.
Bana diyorlar: Sevgilin senden pek çok uzakta! Cevap verdim: Yaşıyoruz ya biz aynı zamanda! Aynı güneş selâmlıyor onu ve beni her yeni günde, O hâlde sevgilim bana sadece bir günlük mesafede! Yaradan’ımızın bilmesi bütünleştiriyor her ikimizi, İşte bu bana yeter de artar bile, neme lâzım gerisi!
Hâlâ bu dünyada yaşasam da çile beni çoktan mezara soktu.
Rezilliklerin, her çeşit rezilliğin, dört kökeni vardır: Zulüm, cahillik, korkaklık ve cimrilik.
Her erdemde ilmin, her ahlaksızlıkta da cahilliğin payı vardır.
Seni terk edenin üzerine düşme, hem düş kırıklığına uğrar hem de rezil olursun!
İbn Hazm hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız
Daha Fazla Dini söz için tıklayınız