NEŞET ERTAŞ SÖZLERİ
Neşet Ertaş Sözleri ; Neşet Ertaş [Doğum Tarihi 1938; Akpınar, Kırşehir – Ölüm Tarihi 25 Eylül 2012; İzmir] Türk halk ozanı, abdallık geleneğinin son büyük temsilcisi. “Bozkırın Tezenesi” olarak tanınır. Müzik hayatına kendisi gibi saz üstadı babası Muharrem Ertaş sayesinde başlayan sanatçının ilk çalgısı ise annesi Döne Hanım’ın çamaşır tokacına tel takmak suretiyle yaptığı oyuncak bağlama oldu. Eserlerinde Anadolu insanının acı ve kederini dile getirdiğini ifade eden Neşet Ertaş 1950’li yıllardan itibaren yaptığı plaklarla özellikle Orta Anadolu türkülerini ve bozlakları kayıt altına aldı. 1960’lı yıllardan itibaren bizzat kendisinin yazdığı türküleri seslendirdi.
Neşet Ertaş , pek çoğumuzun sandığı gibi, sadece o güzel sesi ve sazıyla harika türküler, bozlaklar çalıp okuyan bir sanatçı değil bunların ötesinde ve üstünde sanatı ile gerçek bir ekol olmuş, halk ozanı kimliği ile de bu geleneğin çağımızdaki en önemli temsilcilerinden birisi idi. Bu Yazımızda Büyük Halk Ozanı Neşet Ertaş tan güzel bir demet hazırladık ister resimli ister yazılı olarak sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz iyi okumalar dileriz her şey gönlünüzce olsun.
Nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur. çünkü kötü insanların türküleri yoktur.
Can yakıp da kalp kırma ey insanoğlu. Senin de gül benzin solacak bir gün. Her canlının kalbi Allah’a bağlı. Herkes ettiğini bulacak bir gün.
Kendini bilen Yaradan’ı bilir, Yaradan’ı bilen yaratıldığını bilir, e geriye ne kalır ki.
Biz gönül hizmetçisiyiz, insan gönlüne hizmet Hakk’a hizmettir.
Bizim silahımız gönüldür, biz gönülle ağlatır, gönülle güldürürüz.
Biz doğduğumuzdan beri yoksulduk. Varlığı görmedik ki yoksulluktan şikayet edelim.
İki gönül bir olunca, soğan yesen bal gelir.
İki büyük nimetim var. Biri anam biri yârim. Ana deyip de geçilmez. O yar anadan seçilmez. İkisine de kıymet biçilmez. Biri anam biri yarim. Birisi var etti beni. Birisi yar etti beni. İkisinde birdir teni, biri anam biri yârim.
Kendini bilen, bilmeyenin kusuruna bakmaz.
Sakin ol ha, insanoğlu. İncitme canı, her can bir kalp, Hakk’a bağlı. İncitme canı, incitme.
YALAN DÜNYA
Hep sen mi ağladın, hep sen mi yandın?
Ben de gülemedim; yalan dünyada
Sen beni gönlümce mutlu mu sandın?
Ömrümü boş yere çalan dünyada
Ah, yalan dünyada, yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada
Sen ağladın, canım, ben ise yandım
Dünyayı gönlümce olacak sandım
Boş yere aldandım, boşuna kandım
Rengi gözümde solan dünyada
Ah, yalan dünyada, yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada
Bilirim sevdiğim, kusurun yoktu
Sana karşı benim gayet de çokdu
Felek bulut oldu, üstüme yağdı
Yaşları gözüme dolan dünyada
Felek bulut oldu, üstüme yağdı
Yaşları gözüme dolan dünyada
Ah, yalan dünyada, yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada
Ne yemek ne içmek ne tadım kaldı
Garip bülbül gibi feryadım kaldı
Alamadım, eyvah, muradım kaldı
Ben gidip ellere kalan dünyada
Ah, yalan dünyada, yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada
Ah, yalan dünyada, yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada
NEREDESİN SEN
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen?
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Bütün dertlerim’ anlayıp, gönlümü bilen
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Hiç bir tabip yarama, merhem olmuyo’
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Boynu bükük bir garibim, yüzüm gülmüyo’
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Derde düştüm dermanını aradım Derdimin dermanı yar imiş meğer.
Hak bildiğim yoldan ayrı gitmedim, koğular getirip gıybet etmedim, gönülleri kırıp can incitmedim, bir garip sazımı çaldım giderim.
Tatlı dile, güler yüze Doyulur mu, doyulur mu? Aşkınan bakışan göze Doyulur mu, doyulur mu?
Akordu bozuk sazdan , ağzı bozuk kızdan , Menfaati için seni silen dosttan hayır gelmez.
Sen beni gülünce, mutlu mu sandın, Yalandan yüzüme gülen dünyada.
EVVELİM SEN OLDUN
Hayale aldandım boşuna yandım
Seni ilelebet benimsin sandım
Ölürüm sevdiğim zehirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin
İdip başka dala sarıldığıma
Gönülüm inanmıyor ayrıldığına
Gözyaşım sen oldun kahirim sensin
Garibim can yıkıp gönül kırmadım
Senden ayrı ben bir mekan kurmadım
Daha bir gönüle ikrar vermedim
Evvelim sen oldun ahirim sensin
Daha bir gönüle ikrar vermedim
Batınım sen oldun zahirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin
Her an gözümde perdesin Nere baksam sen ordasın Mevla’m ayrılık vermesin Gölde uçan kuşa Leyla’m
Güneşe gülle at, karartır mı hiç? Allah sevmediğini yaratır mı hiç? İnsan olan insan darıltır mı hiç? Haksızlık haksızın özünden olur.
Şu garip halimden bilen, işveli nazlı Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen?
ŞU GARİP HALİMDEN
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen?
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Tatlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Bütün dertlerim’ anlayıp, gönlümü bilen
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Sanki kalbimi bilerek, yüzüme gülen
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Hiç bir tabip yarama, merhem olmuyo’
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Boynu bükük bir garibim, yüzüm gülmüyo’
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?
Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
Yalandır bu dünya yalan var mıdır muradın alan cennet yüzünü görmesin sevenlere mani olan.
İnsanoğlu hiç mi idi öksüz sevmek suç mu idi biz de murada erseydik garip olmak suç mu idi.
Beni eller gibi görme sen benimsin ben seninim gel seni benden ayırma sen benimsin ben seninim.
Cahildim dünyanın rengine kandım.
Yazımı kışa çevirdin karlar yağdı başa leylam
Benden gayrısına gönül verirsen, kırılsın kolların saramayasın.
Geleli gülmedim ben bu cihana.
Ana haktır sen bu sırra erdin mi?
Nice sultanları tahtan indirdi, nicesinin gül benzini soldurdu, nicesini dönmez yola gönderdi, bir ayrılık bir yoksulluk biri de ölüm
Bir de şu var; Gönlün’ün eşini bulan garip değildir.
Ağarsa saçların belin bükülse, birer birer hep dişlerin dökülse, vücudun kurusa kanın çekilse, yine şu gönlümün yârisin benim.
Topraktan geldik, toprağa gideceğiz, ayakların turabı olmak insanın aslına dönmesidir; gönül hızmatçılığı ise insan olmanın bir gereğidir, çünkü gönül Allah’ın evidir.
KURUSA FİDANIM GÜLLERİM SOLSA
Kurusa fidanım güllerim solsa
Göynümde solmayan gülümsün benim
(canımsın benim)
Yaprakların gazel olsa dökülse
Daha taze fidan dalımsın benim
Ağarsa saçların belin bükülse
Birer birer hep dişlerin dökülse
(canım dökülse)
Vücudun kurusa kanın çekilse
Yine şu gönlümün yârisin benim
Bülbülün gül için zar-ı misali
Kerem’in bağrının nar-ı misali
İnler garip gönlüm arı misali
Tadına doyulmaz balımsın benim
Gurbet ellerinde garip olanlar Ayrılığın acısını bilenler. Ta küçükten öksüz yetim kalanlar, Bayramlar gelse de sevinir m’ola
Ben bu yıl yârimden ayrı düşeli Her günüm bir yıla döndü gidiyor.
Gül cemalin kayıp edip aratma Şu gönlümün ışığını karatma Zülüflerin yad ellere taratma Kul olmayan tel kıymeti bilemez.
Karga olan gül kıymeti bilemez.
Şu dünyanın vefasını görmedim, Geçti cahil ömrüm bir murada ermedim, Eller gibi dem-i devran sürmedim.
Şu fani dünyada murat almadan Eller gibi şad olup da gülmeden Ellerin bağında gülü solmadan Baharım güz oldu yazım kış oldu.
Daha fazla güzel söz için tıklayınız
Neşet Ertaş Hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız